Anlatmayın, Anlattıkça Büyüyor

Geçen hafta evdeki internet problemi yüzünden yazı yazamadım. Problemi sonunda halledince de hemen yazıya geldim. Eh zinciri kırdık ama kırdık diye de yazmayı bırakmayacağım. Kırmamış gibi devam edelim.

Aslında iki gündür pek keyfim yok. Bu sebepleri sırayla anlatacağım. Belki bu hafta geçen haftanın acısını çıkarmak için iki yazı yayınlarım. Daha karar vermedim ama bunu yapmayı düşünüyorum. Hep modum düşükken, aklımda binbir düşünce dolaşırken yazı yazabiliyorum. Genel olarak depresif, mutsuz bir insan izlenimi yarattığımın farkındayım ama gerçek hayatımda öyle biri değilim. Sorunlarımı çevreme yansıtma konusunda başarısızım. Mutsuz olunca çok güzel surat asarım ama kimse de kalkıp "Hayırdır Spotty neyin var?" demezler. Yalnız bırakılınca düzeleceğimin izlenimini yaratıyorum sanırım.

Buraya da pek mutlu olay yazmadığımın farkındayım. Neden bilmiyorum ama mutlu bir olay yaşadığımda bunu yazmak gelmiyor içimden. Belki unuttuğum için belki de geçici bir mutluluk olduğunu düşündüğüm için yazmayı istemiyorum. Bunun daha tam nedenini bulamadım. Ama sırf sizin için bir defter edindim. (Evdeki milyonlarca defterlerimden birini bu amaç için kullanmaya karar verdim. Sonunda boş defterlerimden biri bir amaca kavuştu.) Mutlu anılarımı kısa kısa not alacağım ve böylece yazı başında olunca "Ben mutlu ne olay yaşamıştım?" durumundan kurtulacağım. Çünkü gerçekten şu yazı başına oturunca tüm olumsuzluklar aklıma geliyor "Yazıp kurtulayım." gibi düşünüyorum ve onları yazıyorum. Asıl yazı konusuna gelmeden önce biraz boş konuştum. Ama yazı konusuna da gelmek istemiyorum. Ama gelmem de lazım. Çünkü içimde barındırmak istemiyorum. Kabullenmek de istemiyorum. Neyse hadi başlayalım.


Sanırım birinden hoşlanıyorum. Yani sanırım. Bilmiyorum. Önce öylesine geliştiğini düşündüm. Eğleniyorum sandım. Hani şu "Hisleri canlı tutma." muhabbetleri. "Kişi önemli değil ben bu aşık olma hissini seviyorum." bahaneleri. 

Kişi önemliymiş. 

Geçen yazılarımdan birinde bahsettiğim çocuk. Bakıp bakıp sonra bakmayı kesenden bahsediyorum. Diğer bana mesaj atan çocuğu görsem de tanımam zaten. 

Önemli olan benim bu durumu hala reddetmem. Şunu yazarken bile reddediyorum. Çünkü reddedilmesi gereken bir durum. Böyle saçma iş mi olur?

Şimdi çocuk önce bana baktı baktı durdu. Bana baktığını düşünüyorum ama bir ihtimal daha var bence. Arkadaşıma bakıyor da olabilir. "Spotty sana bakıyor çocuk." diyen arkadaşıma yani. Ve ben hep bu ihtimal üzerine oynadım. "Sınıfımı anlamaya çalışıyordur." dedim. Çünkü her dönemden ders alan sayılı kişilerden biriydim. Onunla hiç aynı sınıfta derse girmedim ama sabah akşam okuldaydım. Ben böyle birini görsem merak ederdim. 

(Yazar burada yazmayı bırakıp diğer sekmede fotoğraf sitelerini gezmeye başladı. Çünkü hala durumu kabullenmiyor. 10 dakika sonra geldi.)

Çocuğun ismini yazın öğrenmiştim. O da sınavdaki imza listesinden. (Stalker bir insan değilimdir aslında. Çok ciddiyim bu konuda arkadaşlarım benden çok daha yetenekli.) Çocuğu geçen aylarda instagramdan takip ettik. Yani istek atmakla kaldık. Çünkü çocuğun profili gizliydi. Arkadaşım anında reddedildi. Beni de reddetti. Sonra sanırım diğer tüm hesaplardan ve diğer başka yakın arkadaşlarımdan iki hafta sürecinde sekiz kere reddedildik. Sekiz olduğunu düşünüyorum. Sevgilisi olduğu üzerinde oynadık ama sevgilisi olsa bu kadar baskıdan sonra "Siz kimsiniz ya?" derdi biz de "Canım durum böyle böyle." derdik topu oğlana atar kaçardık. Ama ses seda yok. Bu arada çocuğun fotoğraflarından biri azaldı. E bir fotoğraf azalınca bizdeki merak daha da arttı. Bir ara yeniden istek attım. Bu durumların üzerinden iki hafta daha geçtikten sonra. Çocuk arkadaşımın fake hesabını reddedip beni bekletti. Bu süreçte arkadaşım fake hesabından bunun yakın arkadaşını eklemişti. Bizdeki mantık şu "Belki ortak arkadaşları olanları kabul ediyordur.". Ama yok reddetti. Üzerine arkadaşı da fake hesabı engelledi. Yakın arkadaşım (baktığını söyleyen) hala çocuğun taktik uyguladığını düşünüyor. Ama bence başka bir durum var. Facebook sayfasını dondurdu geçen gün. Başka bir sosyal ağda gördüm. Bir kız var ama kız bunun kuzeni mi arkadaşı mı sevgilisi mi bilemedik. Üzerine arkadaşım onları bu ekleme durumları yaşanmadan önce dışarıda görmüş yanlarında bir kızla daha. 

(Yazar yine fotoğraf molası verdi. Bu defa 20 dakika sürdü.)


Çocuk bu olaylar sırasında okulda hiçbir şekilde istifini bozmadı. Bakmaya devam etti, ortalıklarda aynı şekilde dolanmaya devam etti. Hani bir ara "Acaba doğru kişiyi mi eklemeye kalkıştık?" desek inanın denilebilirdi. Ayrıca çocukla okulda konuştum. Bunu ayrı bir yazı olarak yazacaktım ama iki gün önce bu düşüncem değişti. Ayaküstü bir durumdu. Arkadaşına soracaktım, bu sırtı dönüktü bana. Arkadaşı cevap vereceği sırada bu dönüp çocuğu resmen susturup kendisi cevap verdi. Arkadaşım gelene kadar konuştuk. Okulla ilgili bir durumdu konuşma sebebim de. Ondan sonra bir daha hiç konuşmadık.

Üç gün önce arkadaşım onu okulda görmüş. Çocuk ona selam vermiş ama arkadaşım cevap vermemiş. (Buradaki arkadaşım başta bahsettiğim arkadaşım. Çocuğun bana baktığını söyleyen arkadaşım.) Ve ben bundan bir gün sonra onu gördüm. Onun beni gördüğünü sanmıyorum. Umarım görmemiştir. 

Uzun süreli platonik olmayı bıraktım bir süre önce. Kalbim pek çarpmaz oldu. Şimdi neden bu kadar korktum bilmiyorum. Bunun üzerinde eğlenerek bir sürü yazı yazabilirdim ama şu an sadece düşünmekten korkuyorum. Hani belki buraya yazarsam üzerinde düşünmeyi bırakırım diye düşündüm. "Bana bakmaz." durumu değil bu korkumun sebebi. Ben birinden hoşlanmak istemiyorum. Beni bilen bilir platonikten öteye gitmemiş biriyim. Belki doğru insan çıkmadığı için, belki de kader beni tek olarak yazdığı için. Ve platonik olmak beni korkutuyor. Bu arada çocuğun benden küçük olduğunu da dipnot olarak ekleyeyim. Bir, iki yaş küçük de değil bir miktar daha küçük. Yani o yüzden korkumu tetikleyen nedenler çok fazla.

Arkadaşımın "Onu gördüm bana merhaba dedi." mesajından sonra kalbimin aniden atması beni korkuttu. O günden beri böyle durgunum işte. Önceden de dediğim gibi bunları ayrı ayrı yazmak istiyordum. Ama anlattıkça da büyüyor sanki bir şeyler. Şimdi bile üstünkörü olmasına rağmen biraz  duraklaya duraklaya yazdım bu yazıyı. Bu arada boş zamanlarımda fotoğrafçılıkla ilgili sitelerde gezdiğimi de öğrenmiş oldunuz.

Bir daha bu kadar depresif bir yazı yazmayacağım. Devam edersem sizi de fazlasıyla sıkacağım. Ama işte yine platonik duruma sürüklendiğimi öğrenmenizi ve biraz da kafamı boşaltmak istedim. Umarım beni anlayışla karşılarsınız.

Öpüldünüz.

Yorumlar

  1. Çok güzel fotoğraflar paylaştıklarıın, bu yüzden 10-20 dakikalık aralardan memnun olabilirim :) ama bahsettiğin çocukta bir miktar dengesizlik ve belirsizlik seziyorum. Eğer o kadar uzun süre bakıyorsa arkadaşının ya da senin hesabını tanımaması pek mümkün gözükmüyor. Üstelik "merhaba" diyerek bir iletişim çabasına da girmiş gibi, sevgilisi varsa bu yaptıkları normal değil. Umm, umarım işin sonu iyiye gider :)
    Yazma konusuna gelince bazen büyüyor, bazen de akıp gidiyorlar. Hem sen bütün dönemlerden ders almayı nasıl başarıyorsun yahu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fotoğrafları beğenmene sevindim. Bazen kaptırıp saatlerimi harcayabiliyorum fotoğraflara bakarken. :) O çocuk fazla dengesiz. İşin sonu pek iyiye gitmiyor ama katil olmazsam çıkacağım bu işin içerisinden. Ben sene uzattığım için 2,3 ve 4. sınıflardan bir iki ders diye diye pek çok ders alıyorum maalesef. İkidekiler ve üçten bir iki tanesi ortalama yükseltmek için aldığım dersler oluyor. Dörttekiler de hiç almadığım dersler oluyor. Öyle yani. Bazen ben bile karıştırıyorum. :D

      Sil
  2. Aslında ben yazını depresiften ziyade tatlı buldum. Yazarken daha rahatsın bu sefer ya da daha iyi yansıtmaya başladın. O ara notlar falan. Akışın güzeldi.
    Bloğun tasarımı değişmiş, ufak da olsa yeni bir şey yapmaya başlamışsın. Bakalım nasıl gidecek bu yol :)
    Oğlan meselesini pas geçiyorum, hiç tavsiye alınacak biri değilim. :D Sadece kendini çok paniğe sokma, rahatlayıp daha net düşünebilmeye çalış yeter diyeceğim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarken bazen "Aman bunu yazmasam da olur." diye düşünüyorum. Bence öyle düşündüğüm için atladığım şeyler yazıdaki ve olaylardaki "ben" i kaybettiriyor. Düşünmeden yazdığımda kendim de memnun kalıyorum, sanki tamamen içimi boşaltıp gitmiş gibi hissediyorum.
      Evet yeni geldiğim için temadan başlayalım yenilenmeye dedim. Daha fazla yazma isteği uyandırıyor böyle yenilikler. :)
      İnan tavsiyeler bile beni artık kurtaramıyor. O yüzden ben de bıraktım. :)

      Sil
  3. Spotty gel kaçalım şunların yanından ya. Dengemizi de bozuyorlar, yıllarca süren düzenimizi de. Evet, çocuğun baktığı sen olmayabilirsin hatta arkadaşın da olmayabilir, bir başkasının söylediği bir şey için de senden tarafa bakıyor olabilir, aslında bir sebebi olmadan bile bakıyor olabilir... Ben de depresif bir moddayım malum bende de bir platoniklik durumu söz konusu bu yüzden belki burada bir şeyler yazıyor olmam senin adına iyi olmayabilir ama uzak dur bence o çocuktan. Eski blogumda da takip ederdim seni ve ne derece üzülürdün, aklından neler geçerdi az çok görürdüm. Şimdi bir de kendim yaşadığım için hiç bulaşma Spotty, bunu kendine yapma

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geliyorum. O kadar iyi gelir ki birlikte kaçıp, uzaklaşmak. İnan senin yazılarını okurken de aynı şeyleri ben söylemek istiyorum.
      Bence bana en doğru tavsiyeyi sadece sen verebilirsin gibi düşünüyorum. Çünkü senin yazılarını da okurken kendimi görüyorum ve bizi üzen o kişilerden nefret ediyorum. Kendimi frenlemeye çalışıyorum ama ne kadar başarılı olurum bilmiyorum. Üzülmek beni yoruyor artık.

      Sil
  4. heeeey gelmişsin yaaa hoşgeldiin. dur bakalım nolcak bu çocuk durumuuu. sonunda konuşursunuz yaa bir şekilde bakalım. okul iyi di miiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geldim geldim çok özlemişim seni ve buraları :) evet okulum güzel gidiyor o yüzden daha fazla mutluyum. :)

      Sil
  5. Dertler bitmeyecegine göre ölene kadar bralardasin demekki 😂 hosgeldim madem bende

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet öyle görünüyor denizde kum bende dert. :D Hoşgeldin çok mutlu oldum seni gördüğüme :)

      Sil
  6. deeptone blogger sayfasında gördüm bloğunu :) takipteyim

    YanıtlaSil
  7. Salamlar deepden gəlirəm. Blogunuzu çox sevdim, çox səmimi yazılış tərziniz var. Mənim blogumda da sizi görməkdən şad olaram..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Hoş geldin. Hemen bakacağım bloguna. :)

      Sil
  8. Bence çok komik ve tatlı bir yazıydı :D kalp bazen korkudan bazen stresten bazen aşktan bazen heyecandan atar yani bir sürü sebebi olabilir aslında Spotty. Ben en çok gerginken öyle atıyor mesela. Çok stres yapma ♡

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

"Bloguma beklerim." tarzı yorumları onaylamıyorum. Burası bir reklam panosu değil. Siz beni takibe aldığınızda ben zaten blogunuza geleceğim. Özel istekte bulunmanıza gerek yok. Eğer "illa reklam yapacağım" diyorsanız mail yoluyla ulaşın.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hala Spot Işığımı Arıyorum (Spotty's Version)

Senin Sevdiğin mi, Seni Seven mi?

8 Sene Olsun 80 Sene